Gazze Şeridi’ndeki savaşın başlamasının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen ölü sayısı artmaya devam ediyor ve görünürde bir sona ilişkin hiçbir işaret yok.
Birleşmiş Milletler’in yanı sıra Avrupa Birliği ve ABD de çatışmayı sona erdirme konusunda güçsüz görünüyor.
1.205 kişinin ölümüne neden olan Hamas terör saldırısından bu yana yaklaşık 42 bin Filistinlinin öldürülmüş olmasına rağmen, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in sürekli çağrıları hâlâ boşlukta çınlıyor. Üstelik kendisi de İsrail tarafından “persona non grata” ilan edildi ve İsrail’e girişi yasaklandı.
BM Başkanı, 24 Eylül’deki yıllık Genel Kurul toplantısında, “Güvenlik Konseyini, uygulanabilir iki devletli bir çözüme yol açacak acil bir ateşkesi desteklemek üzere birleşmeye çağırıyorum. Bu trajedi döngüsünü sona erdirmenin tek yolu budur” dedi.
Şiddet sarmalına son verilmesi çağrısında bulunan Guterres, Gazze’nin “yardımların ulaştırılması için dünyadaki en tehlikeli yer” olduğuna dikkat çekmesi hep havada kaldı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, BM’nin en önemli yıllık toplantısında yaptığı konuşmada, kendisinden önceki pek çok devlet başkanı savaşa son verilmesi çağrısında bulunurken, ordusunun Hamas ve Hizbullah’la “zafere kadar” savaşmaya devam edeceği uyarısında bulundu.
Birçok delegasyonun boykot ettiği bu konuşma, 25 Eylül’de Fransa ve ABD tarafından tavsiye edilen ve birçok Batılı ve Arap ülkesinin de katıldığı Lübnan’daki 21 günlük geçici ateşkes umutlarını da suya düşürdü. “ABD felç ediyor…”
BM, ancak büyük güçler arasında uzlaşma sağlanırsa ilerleyebiliyor. Birleşmiş Milletler, bir yıldır savaşa son veremiyor. Çatışmaların çözümüne ve dünya barışına yönelik küresel forum, Güvenlik Konseyinin beş daimi üyesi arasındaki bölünmeler nedeniyle baltalanıyor.
Gözlemciler, esasen ABD tarafından kullanılan veto hakkının BM’yi felç ettiği ve ABD’nin İsrail’e verdiği koşulsuz desteğin de müzakere politikasının uygulanmasını teşvik etmediği açıktır görüşünde!
Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, 26 Eylül’de, şu talepte bulundu:
“Soykırımı durdurun. İsrail’e silah göndermeyi durdurun. Bu çılgınlık sona ermelidir. Birleşmiş Milletlerin uluslararası hukuk açısından en üst organı olan Uluslararası Adalet Divanı, Gazze’de soykırım riski olduğunu ve işgalin yasadışı olduğunu belirtti, ancak İsrail bunu görmezden geliyor!”
Gözlemciler, uluslararası hukukun çatışma çözümü için bir temel olmaktan çıktığını, uluslararası hukukun artık hiçbir ağırlık taşımadığı ve orman kanunu dönemi olma riski taşıyan bir döneme girildiği görüşünde. AB bölünmüş durumda
Birleşmiş Milletler güçsüz ama Avrupa Birliği de öyle! Avrupa Birliği diplomasisinin başındaki Josep Borrell, 17 Eylül’de, aylardır sonuçsuz kalan müzakerelerin ardından İsrail ve Filistinli Hamas’a Gazze Şeridinde ateşkese varmaları için “baskı” yapılması çağrısında bulundu.
Borrell, “İlgili herkes ateşkes ve Gazze Şeridi’nde tutulan rehinelerin serbest bırakılmasını sağlayacak bir anlaşmaya varılması için her iki tarafa da baskı yapmaya devam etmelidir” dedi.
Sahadaki durumun gidişatı ve savaşın başlamasından bu yana AB’nin 27 üyesi arasındaki bariz anlaşmazlıklar göz önüne alındığında bu çağrı da boşa çıkmış görünüyor.
Bir yıl önce hep bir ağızdan “İsrail’in kendini savunma hakkını” koro halinde teyit eden 27 üye, o günden bu yana kendi içinde hızla iki “kampa” bölündü. İsrail’i canla başla savunanlar ve İspanya ve İrlanda gibi uluslararası hukuka saygıyı savunan ve hatta Filistin Devletini tanıyanlar…
AB üyeleri, çatışmanın başlamasından sadece üç hafta sonra, ateşkes çağrısında bile bir araya gelemediler! AB’ye yöneltilen eleştiriler arasında Ukrayna ve Filistin arasında çifte standart uygulanması da var.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in 13 Ekim 2023’te Binyamin Netanyahu ile görüşmek üzere İsrail’e yapacağı ziyaret Brüksel’de heyecan yarattı ama Komisyon Başkanı o sırada ateş altında olan Gazze Şeridindeki Filistinliler için tek kelime etmedi! Fransa’nın tutumu
2000’li yılların başına kadar Fransa, İsrail ile Filistinliler de dahil olmak üzere Arap ülkeleri arasındaki çatışmaya farklı bir açıdan bakmış ve “dengeli” bir çözümün gerekli olduğuna inanmıştı ve Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin etme hakkının tanınmasını teşvik ederek, Filistin Kurtuluş Örgütü ile müzakerelerin başlatılmasında öncü bir rol oynamıştı.
Oysa günümüzde Fransa, Avrupa ülkeleri arasında İsrail konusunda Almanya’ya en yakın duran ülkelerden biri haline geldi.
Gözlemcilere göre, Fransız politikasında, Avrupa’daki bölünmeleri daha da derinleştiren tam bir değişiklik oldu. AB’nin 27 üyesi varken tavır almanın zor olduğu doğru ama AB’nin ana güçleri Fransa ve Almanya İsrail’e bu kadar yakınken, Avrupa Birliği’nin özerk bir şekilde hareket etmesi gerçekten de çok zor!
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, “Eğer ateşkes çağrısı yapıyorsak, tutarlı olan savaş silahlarının tedarik edilmemesidir” diyerek, cumartesi günü beklenmedik bir şekilde Gazze’de kullanılmak üzere İsrail’e silah tedarikine son verilmesi çağrısında bulundu ama İsrail Başbakanının da öfkesini çekti. ABD’nin İsrail karşısında eli kolu bağlı mı?
27 Eylül’de, Lübnan’la yaşanan gerilimin ortasında, Hasan Nasrallah’ın ölümünden önce ve Netanyahu’nun Hizbullah’la geçici bir ateşkesi reddetmesinin ardından İsrail, askeri çabalarını desteklemek için ABD’den 8,7 milyar dolar yardım aldı.
Washington, 7 Ekim’den bu yana her ne pahasına olursa olsun İsrail’in “topraklarını ve halkını savunma hakkını” desteklediğini teyit etmeye devam etti. Ancak 8 Ekim 2023 tarihinde Başkan Biden, Tel Aviv’i 11 Eylül sonrasında ABD’nin yaptığı hataları yapmamaya çağırdı.
Gözlemciler, ABD’nin, İsrail’in politikasını değiştirmek ve müzakerelere ve rehinelerin serbest bırakılmasına yol açmak için elindeki tek kaldıraç olan silah ambargosu veya İsrail’e silah sevkiyatına çok sıkı kısıtlamalar getirilmesini kozunu kullanmadığına işaret ediyor.
Wall Street Journal’a göre, Başkan Biden’ın Ocak 2025’te görevden ayrılmasından önce İsrail ile Hamas arasında Gazze’de bir ateşkes anlaşması yapılması pek mümkün görünmüyor. Ancak Kamala Harris seçilirse, Tel Aviv’e yıllık 3,4 milyar avro değerinde silah sevkiyatına ilişkin anlaşmayı sürdürmeyi planlıyor.
Siyasî analistler de ABD’nin İsrail’e verdiği desteği azaltması halinde Orta Doğu’da daha az siyasî ve güvenlik rolü oynamaktan korkacağını savunuyor.
İsrail ve ABD arasında tarih boyunca gerginlikler yaşanmış olsa da iki ülkenin ittifakı stratejiktir. Başkanlık seçimleri iç siyasi bir mesele olduğu için biraz ağır basabilir ama Amerikan halkı Gazze’deki savaş konusunda şu anda oldukça bölünmüş durumda. Netanyahu cezasız kalıyor
İsrail Başbakanı, 7 Ekim 2023’ten bu yana kimseyi dinlemeden hareket ediyor gibi görünüyor. Tüm BM kararları ayaklar altına alınmış durumda. Binyamin Netanyahu’nun en son hakareti, 27 Eylül’de Beyrut’ta Hizbullah liderinin bulunduğu varsayılan binanın bombalanması emrini verdiğinde BM Genel Kurulunda konuşuyor olmasıydı.
Gözlemciler, Netanyahu’nun başlıca uluslararası aktörlerle alay ettiğini çünkü onların buna izin verdiğini düşünüyor ve eğer ABD İsrail’e silah göndermeyi durdurursa savaşın 24 saatte biteceğine inanıyor.
Avrupa Birliği’nin, İsrail ile ortaklık anlaşmasını askıya alması halinde bunun da İsrail’i tutum değiştirmeye zorlayacağı göz ardı edilmiyor.
Yani, İsrail tüm Güvenlik Konseyi kararlarını ihlal ediyor ve bunun hiçbir sonucu yok. Yani savaşa devam ediyor, hepsi bu!
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)