Eski Türk Tarih Kurumu Başkanı ve eski milletvekili Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Osmanlı İmparatorluğu döneminde uygulanan iskan politikasıyla, diğer milletler gibi Arapların da ne İstanbul’a ne de Anadolu’ya yerleşmelerine izin verilmediğini söyledi.
AjansBizim’e değerlendirmelerde bulunan Halaçoğlu, hükümetin “Araplaştırma” politikası olduğunu, Suriyelilerin dönmemesi için çaba gösterildiği izleniminin doğduğunu ifade etti.
Halaçoğlu, sorunlu birçok ülke ile görüşüldüğü gibi Suriye Devlet Başkanı Esad ile görüşülerek, Suriyelilerin güvenli bir şekilde ülkelerine dönmelerinin sağlanabileceğini bildirdi.
Osmanlı’nın iskan politikası
Prof. Dr. Halaçoğlu, şunları söyledi:
“Osmanlı İmparatorluğu’nda herkes kendi ülkesinde yaşıyor. Bırakın bir Arab’ın Anadolu’ya, İstanbul’a gelmesini, bir aşiretin başka bir sancağa gitmesi bile yasak. Üstelik Arapların, Anadolu’ya baskınlarını, talanlarını, yağmalarını önlemek için tedbirler alınmıştır ve Suriye’nin Rakka ve Deyrizor bölgesine Türkmenler yerleştirilmiştir. Bugün oradaki Türkmenler o dönem oraya yerleştirilenler. Araplar, Anadolu’ya baskın yapıyorlardı, yağmalama yapıyorlardı onlara engel oldu Osmanlı. İstanbul’da da hiç Arap yok. Osmanlı getirmiyordu. Osmanlı, herkesi kendi ülkesinde tutuyordu. Bulgarı da, Yunanı da getirmiyordu. Herkes vergi kayıt defterlerine bağlıydı. Kaçak şekilde gidenler olursa, yakalanınca kendi bölgelerine gönderilirdi. Bu, Osmanlı’daki İskan Kanunu. Osmanlı, bu tür nakilleri kabul etmez. Osmanlı, iskanda sistemli bir politika izliyor. Kimse bulunduğu bölgeden gidip, başka bölgenin vergi bölgesine giremiyor. Giderse yakalanır ve eski bölgesine döndürülürdü.”
“Sığınmacı statüsü kalkar”
Halaçoğlu, Türkiye’nin sadece Avrupa’dan gelenleri mülteci, diğerlerini sığınmacı olarak kabul ettiğini söyledi. Prof. Dr. Halaçoğlu, sığınmacıların kendi ülkelerine bayramlarda geçtiğimiz yıllarda gidip dönebildiklerini belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Dünyanın hiçbir ülkesinde, sığınmacı statüsünde olan kişiler kendi ülkelerine gidebiliyorlarsa, artık sığınmacı hukuku ortadan kalkar. Kendi ülkelerine geri gönderilir. Kaldı ki Esad, asker kaçakları dahil olmak üzere bunlar için bir af ilan etti. Af ilan edilince de, sığınmacı statüsünün ortadan kalkması lazım. Ama İçişleri Bakanlığı, kendi ülkelerine bayram yapmaya gitmelerini yasakladı. Böyle bir anlayış nasıl kabul edilebilir? Bu hem gayri hukuki hem de anlamsız ve mantıksız. Eğer emniyetliyse oraya gidebiliyorsa, gitsin. O zaman insanlar bunun altına ne var diye düşünmeye başlıyor. Burada kalmalarını mı istiyorlar? Türkiye’nin ihtiyacı yok.”
Araplaştırma
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Kilis, Gaziantep, Hatay dahil birçok ilde sıkıntı olduğunu belirterek, kendi vatandaşları yerine başka ülke vatandaşlarının öncelikli olmasının hiçbir ülkede kabul edilemeyeceğini ifade etti. Halaçoğlu, şunları söyledi:
“Araplaştırma düşüncesi var, başka düşünce yok. Türkiye’deki demografik yapıyı bozmaya çalışıyorlar. Türkiye’de alevi – sünni, Türk – Kürt çatışması için gayretler başarılı olmadı. Ama sığınmacılarla gelecekte birtakım sıkıntıların olmaması mümkün değil. Türkiye’deki asayiş olaylarının yarısı dışarıdan gelenler üzerinden oluyor. Şu anda Suriye’de savaş bitti, güvenli. Daha önceki bayramlarda, Şam’a kadar ailesini ziyarete gidip dönenler oldu. Bunu kendileri açıkladılar. Demek ki gidilebiliyor. Beş ay kalıp sonra geri gelebildiler. Siz Almanya’da olsanız, sığınmacılar ülkelerine gidip geri gelebilirler mi bu şekilde. Hiçbir Avrupa ülkesi bunu kabul etmez. Ama Türkiye’de demografik yapısında oyun oynamak istiyorlar. Türkiye’nin huzurlu bir ülke olmaması için oyun oynuyorlar.”
Esad ile görüşme
Halaçoğlu, son günlerde yayınlanan Suriye’de katliam görüntülerinin, provokasyon amaçlı, iç savaş döneminde olan olaylar olabileceğini söyledi. Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, şu anda Suriye’de savaş olmadığını ifade ederek, Esad ile de görüşülmesi gerektiğini söyledi:
“Türkiye ile Suriye arasında 911 km sınır var. Oturur konuşursunuz Esad’la. Esad’ı devirmeye çalıştınız ama Esad devrilmedi. Şu anda Birleşmiş Milletler açısından devlet başkanı olarak kabul ediliyor. Mısır’la, İsrail’le, Suudi Arabistan’la bozuştuktan sonra şimdi konuşuyorsunuz. İsrail askerleri Mescid’e Aksa’da yapmadıklarını bırakmıyorlar ama ona rağmen görüşüyorsunuz. O zaman Esad ile de konuşun. Buradaki insanları kendi ülkelerine gönderin, kendi ülkelerinde rahat huzur içinde yaşasınlar. Hep sığınmacı olarak mı kalacaklar? Devletler arasında sürekli ne düşmanlık ne dostluk olur. Kendi ülkenizin çıkarı neyi gerektiriyorsa onu yaparsınız. Üstelik ekonomik sıkıntı var. Bu ekonomik sıkıntı içinde Suriyelilerin ne kadar maliyetleri var onu dikkate almak lazım.”
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)