Fındık piyasası bu yıl sakin. Her sezon öncesi üreticisiyle alıcısıyla diken üstünde oturup, fiyat oluşmasını beklerken, bu yıl TMO’nun önce satış fiyatı sonra alım fiyatı açıklaması ve rekabet soruşturmasının sonucunun etkisiyle birlikte fındık piyasası geçmiş yıllara göre daha bir sakin bir görünümde.
Yıllar önce fındık üreticisinin önemli bir hamisi FİSKOBİRLİK’in gücünü kaybetmesi ve sonrasında bir İtalyan firmasının piyasa da tekelleştiğinin öne sürülmesi, her yıl TMO’nun piyasaya makul bir fiyatla girmesinin beklentisi fındıkta hep bir telaş oluştururdu.
Özellikle fındık rekoltesinde her kesimden ayrı bir sesin çıkması bir yana, çok da iyi tahmin yapamadığı ortaya çıkan uluslararası fındık piyasasına yön vermeye çalışan bir kurumun (INC-Uluslararası Sert Kabuklu Meyveler Konseyi) rekolte tahminleri piyasayı önemli ölçüde etkiliyor idi. Serbest piyasayı iyileştirme
Rekabet Kurumu fındıkta pek de serbest olamayan piyasayı bir derece iyileştirme yönünde adım attı. Kurum, son olarak, adı “tekelci firma”ya çıkan Ferraro ile ilgili soruşturmayı firmanın rekabet yönünde endişeleri giderici taahhüdüyle sonlandırdı. Taahhüde göre, TMO’dan sonra fiyat açıklanmayacak ve firma ve ihtiyacından fazla ürünü piyasadan almayacaktı.
Çok sayıda üretici ve az sayıda alıcının olduğu fındık piyasasında TMO piyasayı düzenlemek için alım fiyatı belirlemeye çalışıyor. Bunu yaparken, üreticileri ve alıcıları üzmemeyi hedefliyor. Özellikle fındık ve fındık ürünleri ihracatçılarının spekülatif davranışlarının da Rekabet Kurumu’nun varlığıyla son bulması üretici lehine serbest piyasaya ve dünya fiyatına esas olan Türkiye ihraç fiyatlarına bir iyileştirme getirmesi bekleniyor. Fındık stratejik öneme sahip
2019/20-2022/23 dönemi dört sezonun ortalamasına göre yaklaşık 2 milyar dolar ihracat değerine sahip fındık her yıl kronik açık veren (4 yıllık ortalama 78 milyar dolar) dış ticaret dengesine her yıl kesintisiz olarak pozitif katkı verirken, 2001 sayımında 3 milyon olan Türkiye’deki tarım işletmelerinin yüzde 15’inde tek veya en önemli veya ikincil geçim kaynağı durumunda. Yani fındık üretiminde hem ekonomik hem de sosyal bir boyut var.
Sadece bu rakamlar bile fındık ürününün stratejik önemini ortaya koymaya yetiyor. Fındığın yurtiçi tüketimi yetersiz
Fındıkta dünyada üretimde ve ihracatta adeta tekel konumunda olan Türkiye’de iç tüketim artırılamıyor. Fındık üretiminin yüzde 80’ini ihraç eden Türkiye iç tüketimde yerinde sayıyor. Bu durum fındık fiyatının yanında, tüketim alışkanlığına da bağlı olarak Türkiye’de kuruyemiş sektöründe daha ucuza ve çeşitli ürünler bulunmasından kaynaklanıyor. Temmuz ayı TZOB verilerine göre 1 kilogram ortalama fındık perakende fiyatı 520 liraydı. Yine aynı kurumun verilerine göre Temmuz ayında 1 kilogram dana etinin fiyatı 555 lira oldu.
FAO 2022 verilerine göre, Türkiye dünya ekim alanlarının yüze 69’una sahip olmasına rağmen verimdeki düşüklükten dolayı dünya fındık üretimin yüzde 63’ünü gerçekleştiriyor. Özellikle fındığın ana bölgesi Doğu Karadeniz’de yaşlanan ağaçların yenilenerek verim artışı sağlanması üretimi artıracak. Aslında kalite yüksekliği tek başına önemli bir faktör olmasına rağmen, böylece dışarıda verim atışından dolayı üretim artıyor dolayısıyla rekabet de artıyor tehditleri de son bulacak.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)