Pakistan Hindistan’ı vurdu
Yeni Delhi’nin Pakistan hava üslerine füze fırlatmasının ardından Pakistan bugün Hindistan’ı vurdu ve iki nükleer güç arasındaki en kötü çatışmalardan birinde yaklaşık 50 sivil hayatını kaybetti.
G7 ülkeleri “derhal gerilimin düşürülmesi” çağrısında bulunurken, Pakistan’ın tarihî müttefiki olan, ancak son yıllarda Hindistan’la yakınlaşan ABD arabuluculuk yapmayı teklif etti.
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Tammy Bruce, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun iki ülkeyi “herhangi bir yanlış hesaplamadan kaçınmak için doğrudan iletişimi yeniden kurmaya” çağırdığını söyledi. Çin de, çatışmanın tırmanmasından kaçınılması için “kesin” bir çağrıda bulundu.
Pakistan güvenlik kaynaklarına göre, Yeni Delhi’nin bir gecede İslamabad’ın dış mahalleleri de dahil olmak üzere Pakistan hava üslerini hedef almasının ardından orduları bugün Hindistan’a karşı bir misilleme başlattı.
Hindistan ordusu, bugün yaptığı açıklamada, batı sınırı boyunca birçok noktada İslamabad tarafından, özellikle de insansız hava araçlarıyla yeniden saldırıya uğradığını doğruladı.
İslamabad’da ve ordu karargahı ile istihbarat servislerinin bulunduğu yakınlardaki Ravalpindi’de bu sabah erken saatlerde iki patlama sesi duyuldu.
Pakistan ordu sözcüsü, daha sonra devlet televizyonuna çıkarak, “Hindistan’ın füzelerle saldırdığını (…) Nur Han, Murid ve Çorkot üslerinin hedef alındığını” duyurdu. Füzeler ve insansız hava araçları
Hindistan, çarşamba günü, 22 Nisan’da Hindistan’ın Keşmir bölgesinde düzenlenen bir saldırıya misilleme olarak Pakistan topraklarını vurdu. Keşmir’de kimse 26 sivilin ölümüne neden olan saldırının sorumluluğunu üstlenmedi, ancak Yeni Delhi, İslamabad’ı suçluyor.
1947’deki acı dolu bölünmeden bu yana kavgalı olan iki rakip, tüm yatıştırma çağrılarını görmezden gelirken, art arda füze saldırıları, topçu ateşi ve insansız hava aracı saldırıları yapıldı.
G7 ise “bölgesel istikrar için ciddî bir tehdit oluşturan askeri gerilimin daha da tırmanmasına” karşı uyarıda bulunan bir bildiri yayınladı.
Grup, iki hasmı “barışçıl bir çözüm bulmak amacıyla doğrudan diyaloğa girmeye” çağırdı.
Bu tırmanış karşısında ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, derhal Pakistan ordusu komutanı General Asım Münir’i aradı.
Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Rubio, “her iki tarafı da gerilimi düşürmenin yollarını bulmaya teşvik etmeye devam etti ve gelecekte çatışmayı önlemek için yapıcı görüşmelerde bulunmak üzere ABD’nin yardımını teklif etti”.
İranlı diplomatların İslamabad ve Yeni Delhi ziyaretlerinin ardından Suudi diplomasi şefi Adil el-Cubeir de son günlerde iki ülkeyi ziyaret ederek arabuluculuk girişiminde bulundu. Havaalanları kapalı
Yeni Delhi, son günlerde Keşmir ve kuzeybatıdaki sınır eyaleti Pencap’ta Pakistan’a ait insansız hava araçlarının saldırılarına hedef olduğunu iddia etmişti.
Her iki tarafın da söylediklerinin bağımsız olarak doğrulanması mümkün değil, zira pek çok bölgeye erişim yok!
Hindistan, 24 havaalanını kapattı. Yerel medya, hava trafiğinin gelecek haftaya kadar askı alındığını yazdı.
Sınırın her iki tarafında da halk ölülerini gömüyor ve bombardıman tehdidi altında hayatlarına devam etmeye çalışıyor.
Hindistan, sosyal ağ X’e, aralarında uluslararası medyanın da bulunduğu sekiz binden fazla hesabı engelleme talimatı verdi. Elon Musk’ın ağı, “sansürü” kınayarak gönülsüzce uyduğunu söyledi.
Yeni Delhi, daha önce de, Pakistanlı siyasetçiler, ünlüler ve medyaya ait çok sayıda hesabın yasaklanmasını talep etmişti.
İki ülke arasındaki sorunların başında Keşmir sorunu geliyor. Keşmir sorunu nedir?
Hindistan ve Pakistan, iki hafta önceki Pahalgam saldırısına misilleme olarak Hindistan’ın Pakistan topraklarına düzenlediği bombalı saldırıların ardından 6 Mayıs Salı gününü 7 Mayıs Çarşamba gününe bağlayan gece sınır boyunca karşılıklı ateş açtı. Bu, iki düşman ülke arasında son 20 yılın en kötü askeri tırmanışıydı. Rekabetin merkezinde Keşmir bölgesi yer alıyor.
Çatışma, çok eskilere dayanıyor. Tam olarak 1947’ye…
O yıl, o zamana kadar Britanya İmparatorluğunun kontrolü altında olan Hindistan toprakları bağımsızlığını kazandı ve ikiye bölündü: Hinduların çoğunlukta olduğu Hindistan ve Müslümanların çoğunlukta olduğu Pakistan.
Kanlı bölünme bir milyon insanın ölümüne ve 15 milyon insanın da yerinden edilmesine yol açtı. Bölünme sırasında prensliklerin önünde üç seçenek vardı: Pakistan’a katılmak, Hindistan’a katılmak ya da bağımsız olmak.
Müslüman çoğunluğa sahip dağlık bir bölge olan ve iki yeni devlet arasında kalan Keşmir’in Hindu lideri, kendine özgü dinî yapısı nedeniyle özerkliği tercih etti. Ancak Pakistan tarafından silahlandırılan gruplar topraklarına saldırınca kısa sürede fikrini değiştirdi ve askerî koruma karşılığında Hindistan’a bağlanmayı kabul etti.
Pakistan ise bölgenin kendisine iade edilmesi gerektiğine inanıyor. Saldırılar ve bombalamalar 80 yıldır sürüyor
Sonuç olarak, Keşmir ve Hindistan arasındaki bu anlaşma barış getirmek bir yana, 1949’da Kontrol Hattı’nın (LoC) oluşturulmasına yol açan ilk çatışmayı tetikledi.
Bu sınırın bir tarafında Hindistan tarafından yönetilen Cammu ve Keşmir ile Ladah, diğer tarafında ise Pakistan tarafından kontrol edilen Azad Keşmir ve Gilgit-Baltistan bulunuyordu. Geçici olması gereken bu hat, daha da kötüsü kalıcı hale geldi.
Bu durum hiçbir zaman çözülemedi. Takip eden on yıllar boyunca, özellikle 1965 yılında Pakistan tarafından desteklenen binlerce ayrılıkçının Hindistan Keşmir’ine girmesiyle ve 1999 yılında Pakistan askerlerinin ve İslamcı savaşçıların aynı bölgeye sızmasıyla birkaç ölümcül çatışma patlak verdi.
Bu arada, iki ülke nükleer güç haline geldi ve bu da daha fazla gerginlik yaşanması korkusunu arttırdı.
Son büyük gerginlik, 23 Nisan’daki üstlenilmeyen saldırıdan önce, 2019’da Hindistan’ın yine Cammu ve Keşmir’deki Pulvama’da 40 paramiliter militanı öldüren bir intihar saldırısının ardından Pakistan topraklarına hava saldırıları düzenlemesiyle yaşanmıştı. Pakistan da bir Hint uçağını düşürerek misilleme yaptı. Arka planda milliyetçilik
Geçen altı yıl boyunca, sınırın her iki tarafındaki milliyetçi hükümetler sinirleri yatıştırmak bir yana, gerilimin alevlerini körüklediler. İki ülkenin liderleri, askerî kapasitelerini güçlendirdiler ve bölgeye yönelik hırslarını sergilemekten hiç vazgeçmediler.
Son çatışmadan sadece birkaç ay sonra 2019’da Hindistan, Cammu ve Keşmir’in anayasal özerkliğini iptal ettiğini duyurdu.
Bu güç gaspı, diğerlerinin habercisiydi. El koymalar ve baskılar arasında, Keşmir’i tamamen bir iç mesele olarak gören Narendra Modi’nin aşırı milliyetçi hükümetinin amacı netleşti: Bölgede uzmanlaşmış bir gazeteci olan Martine Bulard’ın L’Orient XXI için yazdığı bir makalede açıkladığı gibi, “Yeni Delhi tarafından kazanılan Hinduların yararına Müslümanların payını azaltmak”.
Pakistan tarafında da yol haritası barışa yönelik değil. Pakistanlı General Asim Münir, “Hükümetin Keşmir konusundaki tutumu kesinlikle nettir. Bu bizim şah damarımızdı ve bunu unutmayacağız. Keşmirli kardeşlerimizi Hindistan işgaline karşı verdikleri kahramanca mücadelede yalnız bırakmayacağız” dedi. Su sorunu
Ancak bu çatışma sadece din ve kültürel mirasla ilgili değil. Aynı zamanda su ile de ilgili. 1960’ta imzalanan bir anlaşma sayesinde her iki ülke de Keşmir’deki nehirlerin bir kısmını kontrol ediyor ve bu nehirler Pakistan topraklarında İndus Nehrini oluşturmak üzere aşağı yönde birleşiyor.
Hindistan doğudaki üç nehri kontrol ederken, Pakistan da batıdaki üç nehri kontrol ediyor. Hindistan Keşmir’inden geçen bu nehirler, havzadaki toplam su hacminin yüzde 80’ini oluşturuyor.
Yeni Delhi, bu stratejik avantajı rakibi üzerinde baskı kurmak için kullanıyor. Hindistan, 23 Nisan’daki saldırının ardından topraklarına akan ve Pakistan’ın tarım arazilerini sulayan nehirlerin “suyunu keseceğini” açıkladı.
Hindistan Başbakanı Narendra Modi, halka açık bir konuşmada, “Hindistan’a ait olan su şimdiye kadar dış dünyaya akıyordu; artık Hindistan’ın çıkarlarına hizmet etmek için durdurulacak ve ülke için kullanılacak” dedi.
Uzmanlara göre, “mavi altın”a yönelik tehdidin kısa vadede gerçekleştirilmesi imkansız olsa da uluslararası toplum endişeli. Suudi Arabistan, Çin, Fransa, Rusya ve Türkiye “topyekûn savaş riski” karşısında gerilimin düşürülmesi çağrısında bulunuyor.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)