Başöğretmen Atatürk’ün ışık saçan sınıfları
Başkomutan Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasından kısa süre sonra, Bursa Şark Sineması’nda İstanbul’dan gelen öğretmenlerin de katıldığı 27 Ekim 1922 akşamı yapılan toplantıdadır. “Bu dakika karşınızda duyduğum en samimi hissi, izninizle söyleyeyim” dedikten sonra, konuşmasını şöyle sürdürür:
“İsterdim ki çocuk olayım, genç olayım, sizin ışık saçan sınıflarınızda bulunayım. Sizden feyz alayım. Siz beni yetiştiresiniz. O zaman ulusum için daha yararlı olurdum. Ne yazık ki elde edilemeyecek bir istek karşısında bulunuyoruz. Bunun yerine sizden başka bir istekte bulunacağım: Bugünün çocuklarını yetiştiriniz. Onları yurda, ulusa yararlı insanlar yapınız. Bunu sizden istiyor ve diliyorum.” Engelleri kıracağız
Daha sonra sözü, kazanılan zafere getiren Mustafa Kemal, öğretmenlere, karşılaşacakları engelleri “kırma” sözü de verir:
“Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordularınızın zaferi için, yalnız ortam hazırladı. Gerçek zaferi siz kazanacaksınız, yaşatacaksınız ve kesinlikle başarıya ulaşacaksınız. Ben ve sarsılmaz inançla bütün arkadaşlarım, sizi izleyeceğiz ve sizin karşılaşacağınız engelleri kıracağız.” Millî eğitim kalesi
Mustafa Kemal, Cumhuriyet’e giden yolda, TBMM’nin 1 Mart 1923’te toplanan, 1’inci Dönem 4’üncü Yasama Yılını Açış Konuşması’nda, savaştan sonra cephelerden okulların kürsülerine dönüleceğini anlatarak, “Cephelerde kullanılan savaş araç ve gereçlerinin bir kısmının okullarımızda harita ve kitaba dönüşeceği tam bir barış ve sükûn devresinden sonra Millî Eğitim, o kürsüler üzerinde cahilliğe karşı sarsılmaz bir kale oluşturacak ve gelecek oradan fethedilecek ve ele geçirilecektir” der.
Atatürk, aynı konuşmasında, Türkiye’de gerçekleştirmek istediği düşünü şöyle dile getirir: “Pratik ve her konuyu kapsayan bir eğitim için, vatan sınırları içinde önemli merkezlerde modern kütüphaneler, bitki ve hayvanat bahçeleri, konservatuvarlar, atölyeler, müzeler ve güzel sanatlarla sergileri kurulması gerektiği gibi özellikle şimdiki mülki taksimata göre ilçe merkezlerine kadar bütün ülkenin basımevleriyle donatılması gerekmektedir.” Hayatta en hakiki mürşit
Cumhuriyet’in ilanının ardından, 3 Mart 1924’te Halifelik kaldırılır ve Tevhidi Tedrisat (Eğitimin Birleştirilmesi) Kanunu kabul edilir. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, 12 Eylül 1924’te Latife Hanımla beraber çıktığı Karadeniz gezisi sırasında, 22 Eylül 1924’te, Öğretmenler Birliği’nin Samsun İstiklal Ticaret Mektebi’nde onuruna verdikleri “pek samimi” bir havada geçen çay partisinde kürsüye çıkar.
Az önce piyano eşliğinde öğrencilerin söyledikleri millî şarkılardan hoşnut; hâlâ kulaklarındaki ezgilerin coşkusuyla öğretmenlere seslenişinde, her zaman yol gösterici nitelikteki o ünlü sözlerini dile getirir: “Dünyada her şey için, uygarlık için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak aymazlıktır, bilgisizliktir, doğru yoldan sapmaktır.” Devrimlerin koruyucusu öğretmenler
Atatürk, öğretmenlerin toplantılarına özellikle katıldığı da görülür. 25 Ağustos 1924’te Ankara’da toplanan 1. Öğretmenler Birliği’ndeki konuşmasında, “Yeni nesli Cumhuriyet’in fedakâr öğretmen ve eğitimcileri”nin yetiştireceğine işaret eder:
“Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. (…) Cumhuriyet düşünce, bilgi ve beden yönünden güçlü ve yüksek seciyeli koruyucular ister.” Mustafa Kemal Atatürk, öğretmenlerden erkek ve kız çocuklarımızın eşit olarak, bütün öğrenim basamaklarındaki eğitim ve öğrenimlerinin iş ilkesine dayanmasının önemine dikkati çeker. Öğretmenlerin başarısının, Cumhuriyet’in başarısı olacağını kaydeden Atatürk, konuşmasını şöyle bitirir: “Arkadaşlar, yeni Türkiye’nin birkaç yıla sığdırdığı askerlik, siyaset ve yönetim alanlarındaki devrimler, sizin; sayın öğretmenler, sizin toplumda ve düşünce yaşamınızda yapacağınız devrimlerdeki başarınızla gerçekleşecektir. Hiçbir zaman unutmayın ki, Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.”
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)