DEM Parti’li milletvekillerinin TBMM’nin açılışından birkaç gün önce peş peşe verdiği “umut hakkı” kanun teklifi sayısı 100’ü geçmiş durumda.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin grup toplantısında yaptığı konuşma ülke gündemine oturdu. Bahçeli, konuşmasının son bölümünde şu ifadeleri şunları söyledi:
“Terörist başı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz diyenlere de sesleniyorum; şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, ‘umut hakkı’nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın.”
Bahçeli’nin bu sözleri, 1 Ekim’de TBMM’nin açılışında DEM Partili’lerle el sıkışmasından 22 gün sonra gündemi yeniden değiştirdi. Eleştirenler oldu, olumlu bulanlar oldu. İnternette aranan kavramlar arasında “umut hakkı” ifadesi zirve yaptı. Oysa bu kavram Meclis’in açılışından çok sıka bir süre önce TBMM’ye gelen 100’den fazla kanun teklifinde yer alıyordu.
TBMM Gelen Evrak sisteminde yer alan bilgilere göre, kanun teklifleri DEM Parti’li milletvekillerinin neredeyse tamamı ile Demokratik Bölgeler Partisi’ne mensup milletvekilleri tarafından ayrı ayrı verildi.
Tekliflerin verilme tarihleri ise yeni yasama yılının başlamasından birkaç gün öncesinin, 24 Eylül ve 25 Eylül 2024 tarihlerini taşıyor.
Teklifler üç ayrı formatta hazırlandığı, her formatın tek tip gerekçeye dayandırıldığı ve aynı düzenlemenin teklif edildiği dikkati çekiyor. Tekliflerin genel gerekçelerinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) “umut hakkı” kararları ve bu bağlamda Abdullah Öcalan için yapılan başvuruda verilen benzeri karara atıfta bulunuluyor.
Kanun tekliflerinin ilki “Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezasında Koşullu Salıverme Yasağının Kaldırılması ve 25. Yılda Koşullu Salıverme İmkanının Sağlanması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” başlığını taşıyor. Bu başlıkta verilen 50 adet kanun teklifi bulunuyor.
İkinci formattaki teklif ise “Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezasının İnfazına Hiçbir Surette Ara Verilmeyeceğine Dair Hükmün Kaldırılması Amacıyla Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Uygulanması Hakkında Kanun’da Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklif” başlığını taşıyor. Bu başlık altında verilen yine 51 kanun teklifi var.
Üçüncü grup teklifler ise aynı içerikte olmakla birlikte “3713 Sayılı Kanun ile 5275 Sayılı Kanun’da Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” başlığını taşıyor ve bu başlıkla iki kanun teklifi bulunuyor.
TBMM’de DEM Parti’nin 57, DBP’nin ise iki milletvekili bulunuyor. Ancak, bazı DEM Parti’li üyelerin her iki teklifi de ayrı ayrı TBMM Başkanlığı’na sunduğu görülüyor. Böylece “umut hakkı” kanun teklifi sayısı 103’e ulaşmış durumda.
TBMM Başkanlığı peş peşe verilen teklifler 2/2485’ten 2/2587’ye kadar sıra sayısı ile Adalet Komisyonu’na sevk edildi. Teklifler komisyon henüz komisyonun gündeminde yer almıyor. Tekliflerin aynı içerikte olması nedeniyle, olası bir görüşmede teklifler birleştirilerek ele alınacak. 25. yılda koşullu salıverme teklifleri
“Umut hakkı” içerikli tekliflerin 50’si “Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezasında Koşullu Salıverme Yasağının Kaldırılması ve 25. Yılda Koşullu Salıverme İmkanının Sağlanması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” başlığıyla verildi.
Tekliflerin genel gerekçesinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin değişik kararlarında “umut hakkını” değerlendirdiği ve “müebbet hapis cezasının 25 yılda gözden geçirilmesi gerektiğini ve mahpusların serbest bırakılma koşullarının değerlendirilmesi gerektiğini ifade ettiği” belirtiliyor. Genel gerekçelerde, AİHM’nin daha önceki benzeri kararlarına atıfta bulunarak, “Türkiye aleyhinde verdiği ilk karar Öcalan/Türkiye kararıdır. AİHM, 18 Mart 2014 tarihli Öcalan/Türkiye kararında ‘serbest kalma ümidi olmadan, hapis cezasının ölünceye kadar devam etmesi sözleşmenin 3. Maddesini ihlal eder’ içtihadını yenilemiştir. Verilen bu karar kısaca ‘umut hakkı’ olarak nitelendirilmektedir” deniliyor.
Bu teklifte bazı kanunlardaki “Ölüm cezaları müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen terör suçluları ile ölüm cezaları ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olan terör suçluları koşullu salıverme hükümlerinden yararlanamaz. Bunlar hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ölünceye kadar devam eder” hükmünün kaldırılması isteniyor.
Bu konudaki teklifler madde gerekçelerinden den anlaşılacağı üzere “Ölüm cezaları ağırlaştırılmış hapis cezasına dönüştürülen veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olan terör suçluları için koşullu salıverme yasağının yürürlükten kaldırılmasını” öngörüyor.
Bu düzenlemeler 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 17. Maddesi 4. fıkrasında, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 107. maddesinin 16’ncı fıkrası ile geçici 2’nci maddesinde yer alıyor.
Teklifle, ayrıca 5275 sayılı Kanun’a Geçici 6. Madde eklenmesini öngörüyor. Geçici maddede öngörülen düzenleme ise “Bu maddenin yayımı tarihinden önce haklarında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilenlerin veya ölüm cezaları ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülenlerin infazının yirmi beşinci yılından başlayarak salıverme değerlendirmesi yapılır” şeklinde.
Diğer iki gruptaki kanun değişikliği teklifleri de farklı başlık taşımalarına karşın içerik olarak birbirlerinin aynısı. Hedef, cezaevinde 25. yılına giren Öcalan
Tekliflerin hedeflediği isim olan Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999 tarihinde yakalandı. Yargılama sürecinin sonunda 28 Nisan 1999 tarihli kararı ve Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 25 Kasım 1999 tarihli onama kararı hakkındaki ceza kesinleşti.
“Devletin ülkesine ve egemenliğine karşı suçu” düzenleyen, şu an yürürlükte olmayan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi gereğince verilen ceza idamdı. 5237 sayılı Yeni Türk Ceza Kanunu’nda “devletin birliği ve ülkenin bütünlüğünü bozma” olarak tanımlanan suçun cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis olarak öngörülüyordu. Bu kapsamda yeni düzenlemede bu suçunu tanımı Devletin birliğini ve Ülke bütünlüğünü bozma suçu olarak tanımlanmıştır.
Öcalan’ın idam cezası, Anayasa ve Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişikliklerle ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrildi. Mahkûmiyet kararından sonra 2005 yılında yapılan yasal düzenlemelerle Öcalan’ın koşullu salıverilmeden yararlanamayacağı öngörüldü.
Öcalan hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının üzerinden 25 yıla yakın bir süre geçmiş durumda.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)