Üniversite gençliğinin müzik karnesi: Tüketim ‘pekiyi’, üretim ‘zayıf’
Üniversiteli gençler müziği bir yaşam tarzı olarak benimserken, enstrüman çalmaya ve müzik üretmeye mesafeli duruyor. Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, “ilkokuldan itibaren eğitim kurumlarının ve yerel yönetimlerin gençlerin yaratıcı katılımını teşvik edecek stratejiler geliştirmesi” gerektiğini söylüyor.
Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nün araştırmasına göre her 10 gençten 9’u her gün müzik dinliyor, hatta bir kısmı günde 5 saatten fazla zamanını müziğe ayırıyor. Araştırmaya göre, gençler müziği bir yaşam tarzı olarak benimserken, enstrüman çalmaya ve müzik üretme konusunda oldukça isteksiz.
72 üniversiteden 469 öğrencinin katılımıyla yapılan çalışmada, katılımcıların en çok tercih ettiği Türkçe müzik türleri arasında pop, rock ve rap; yabancı müzikte ise pop, rock, klasik müzik, tekno ve caz öne çıkıyor. Bu tercihler, gençlerin hem yerel hem de küresel müzik kültürüne açık bir biçimde yöneldiğini gösteriyor.
Bununla birlikte, veriler öğrencilerin müziğe olan yoğun ilgilerine rağmen, bu ilginin uygulamaya yansımadığını ortaya koyuyor. Katılımcıların yüzde 71,3’ü herhangi bir enstrüman çalmadığını, yüzde 63,7’si ise herhangi bir müzik eğitimi almadığını belirtti.
Toplam 32 sorudan oluşan araştırmaya katılanların çoğu İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerdeki devlet ve vakıf üniversitelerinde eğitim görüyor. Bunun yanı sıra İzmir, Kırklareli, Kocaeli, Sakarya, Muş ve Rize gibi farklı coğrafi bölgelerden üniversite öğrencileri de araştırmaya dâhil edilirken, öğrencilerin yüzde 44,2’si metropolde yaşadığını belirtirken, yüzde 38,8’i büyükşehirde ikamet ettiğini ifade etti.
Cinsiyet dağılımı açısından değerlendirildiğinde, katılımcıların yüzde 66,2’sini kadınlar, yüzde 33,8’ini ise erkekler oluşturuyor. 10 kişiden 9’u her gün dinliyor
Araştırma sonuçları, müziğin öğrencilerin günlük yaşamında vazgeçilmez bir yer edindiğini ortaya koyuyor. Katılımcılara yöneltilen “Gün içinde ne sıklıkla müzik dinlersiniz?” sorusuna verilen yanıtlar, müziğin artık sadece bir hobi değil, bir yaşam tarzı haline geldiğini gösteriyor. Verilere göre; katılımcıların yalnızca yüzde 1,4’ü hiç müzik dinlemediğini belirtti. Yüzde 22,5’i gününün büyük bir kısmını müzik dinleyerek geçirdiğini ifade ederken, yüzde 19,5’i günde ortalama 1 saat, yüzde 20,9’u 2 saat, yüzde 11,1’i ise 3 saat müzik dinlediğini söyledi. Hatta yüzde 5,4’lük bir kesim günde 5 saatten fazla müzik dinliyor. Dijitalde cep telefonu ilk sırada
Gençler, müziğe en çok cep telefonları (yüzde 40,9) üzerinden, kendi hazırladıkları çalma listeleriyle veya YouTube (yüzde 28,3) ve Spotify (yüzde 17,7) gibi platformlar aracılığıyla ulaşıyor.
Araştırma kapsamında elde edilen veriler, katılımcıların yüzde 52,6’sının müzik dinlemek için özel bir ortam seçmediğini gösteriyor. Yalnız bir ortamda kulaklıkla müzik dinlemeyi tercih edenler yüzde 17,6’yı oluştururken, yalnız bir ortamda hoparlör ile müzik dinlemeyi tercih edenlerin oranı yüzde 13,6 oldu. Katılımcılar arasında kalabalık ortamda kulaklıkla müzik dinleyenler ise yüzde 10,3’ü oluşturdu.
Öğrencilerin hangi duygu durumunda müziği tercih ettiklerine ilişkin veriler, büyük çoğunluğun (yüzde 81,3) çeşitli ruh haline göre müzik dinlediğini gösteriyor. Bunun dışında katılımcıların yüzde 8,9’u müziği özellikle rahat olduğu zamanlarda tercih ederken, daha küçük bir grup da müziği mutlu, sinirli ya da sıkkın olduğu zamanlarda dinlediğini belirtti. Ders çalışırken, uykuda müzik
Araştırma bulguları, katılımcıların yüzde 66,4’ünün ders çalışırken veya farklı bir iş yaparken müzik dinlediğini belirtirken, yüzde 27,9’unun da müzik gösteriyor.
Günün hangi zamanı müzik dinlendiğine ilişkin soruda ise katılımcıların yüzde 57,5’i günün bütün vakti müzik dinlediğini belirtti. Daha çok akşam saatlerinde müzik dinlediğini belirtenlerin oranı yüzde 16,5 iken daha çok sabah saatlerinde müzik dinleyenlerin oranı yüzde 8,4. Araştırmanın bir diğer bulgusu ise katılımcıların yüzde 51,8’inin bazı geceler müzikle uyuduğu yönünde. Geceleri müzik olmadan uyuyanların oranı yüzde 34,4 iken, müzik dinleyerek uyuya kalanların yüzde 13,8 olduğu tespit edildi. Müzik duyguların anahtarı
Araştırma bulguları üniversiteli gençler için müzik yalnızca bir arka plan sesi değil; duyguların dili, kimliğin aynası ve iç dünyayla kurulan en güçlü bağ olduğunu gözler önüne seriyor: Katılımcıların yüzde 35,1’i, müziği “duygu yoğunluğu” ile özdeşleştiriyor. Yüzde 18,2’si müziği “bir yaşam tarzı” olarak tanımlarken, yüzde 17,1’i için müzik bir “eğlence” aracı. Yüzde 12,5’lik bir kesim için müzik, “dinlenme ve gevşeme” anlamı taşıyor. Yüzde 8,4 ise müziği doğrudan “huzur” ile ilişkilendiriyor. Her türden müzik
Araştırma sonuçları, gençlerin belirli türlere sıkışmadığını hem Türkçe hem de yabancı müzikte geniş bir yelpazeyi benimsediğini gözler gösteriyor.
Katılımcıların yüzde 17,1’i pop dinlemeyi tercih ederken, rock müziğini tercih edenlerin oranı yüzde 10 olarak belirlendi. Rap (yüzde 4,6), Türk sanat müziği (yüzde 4,1) ve Türk halk müziği (yüzde 3) gibi türler ise daha düşük oranda.
Türkçe müzik dinlemediğini belirtenlerin oranı da (yüzde 3) oldukça düşük düzeyde kaldı. Yabancı müzik tercihlerinde ise Batı pop müziği yüzde 36,9 ile ilk sırada yer aldı. Bunu Batı rock müziği (yüzde 10,8) ve Batı klasik müziği (yüzde 8,7) takip etti. Caz ve tekno müzik türleri sınırlı dinleyici kitlesine sahipken, Batı müziği dinlemediğini belirtenlerin oranı yüzde 20,6. Veriler üniversite gençlerinin hem Türkçe hem yabancı müzikte çeşitliliğe açık olduğunu, fakat bireysel beğeni farklarıyla bazı türlerin öne çıktığını ortaya koydu. Kimi dinliyorlar?
Yapılan araştırma, Türkiye’nin ve dünyanın müzik sahnesinden hem efsaneleşmiş hem de güncel isimlerin gençlerin kalbinde yer ettiğini ortaya koyuyor. En çok sevilen Türk sanatçılar arasında Sezen Aksu, Cem Karaca, Barış Manço, Teoman, Mabel Matiz gibi isimler öne çıkarken; yabancı sanatçılarda ise Adele, Lana Del Rey, Rihanna, The Weeknd gibi isimlerin tercih edildiği görüldü Enstrümanla temas neredeyse yok
Araştırma bulguları gençlerin müziği yoğun şekilde tükettiğini ancak üretim sürecine sınırlı düzeyde katıldığını ortaya koyuyor. Katılımcıların yüzde 80,2’si herhangi bir enstrüman çalmadığını belirtti.
Araştırma, katılımcılar arasında enstrüman kullananların ise gitar (yüzde 7,6), piyano (yüzde 4,1) ve saz (yüzde 1,1) gibi enstrümanlara yöneldiğini gösteriyor.
Katılımcılar arasında daha önce hiçbir enstrüman eğitimi almayanlar yüzde 63,7 ile daha yaygınken, daha önce müzik okulunda/kursunda eğitim alanlar yüzde 14,1, özel ders alanlar ise yüzde 10 olarak tespit edildi. Yüzde 7,3’lük bir kısım ise kendi emekleriyle enstrüman çalmayı öğrendiğini belirtti. Arkadaş ortamı ön plana çıkıyor
Araştırma verileri, üniversite öğrencilerinin müziği daha çok arkadaş çevresiyle paylaşırken, aile ortamında bu etkileşimin oldukça sınırlı kaldığını gösteriyor. Katılımcıların yüzde 34,4’ü arkadaşlarıyla yılda birkaç kez müzik etkinliklerine katıldığını belirtirken, bu etkinliklere sık sık gidenlerin oranı yüzde 17,3’te kaldı.
Buna karşılık, ailesiyle birlikte yılda birkaç kez etkinliğe gidenlerin oranı yüzde 8,4, sık gidenlerin oranı ise yalnızca yüzde 1,9 gibi oldukça düşük bir seviyede. Öğrencilerin yüzde 32,2’i hiçbir müzik etkinliğine katılmadığını ifade etti.
“Ailenizle birlikte söylediğiniz bir şarkı var mı?” sorusuna sadece yüzde 38,9’u “evet” yanıtını verirken, yüzde 59’u aile içinde böyle bir müzik paylaşımının hiç yaşanmadığını söyledi Türk dünyası ezgilerine ilgi
Araştırma bulguları, gençlerin sadece Batıya değil, Türk dünyasının zengin melodilerine de kulak verdiğini ortaya koyuyor. Öğrencilerin yüzde 44,7’si Türk Cumhuriyetlerine ait müzikleri dinlediğini belirtirken, yüzde 34,1’lik bir kesim bu müziklerle önceden karşılaştığını fakat bunun farkında olmadığını ifade ediyor.
“Türk Cumhuriyetlerinden en çok hangi ülkenin sanatçılarını dinliyorsunuz?” sorusuna verilen yanıtlar incelendiğinde, Azerbaycanlı sanatçıların diğer ülkelere kıyasla daha fazla ilgi gördüğü anlaşılmaktadır. Katılımcıların yüzde 36’sı Azerbaycan kökenli sanatçıları dinlediklerini belirtirken, Kazakistan (yüzde 5,1), Özbekistan (yüzde 2,2) ve Kırgızistan (yüzde 1,6) kökenli sanatçılar daha sınırlı bir dinleyici kitlesine ulaşabiliyor. Türk toplumunun müzik algısı
Araştırma kapsamında katılımcılara yöneltilen “Sizce Türk toplumunun müzik kültürü ne düzeyde?” sorusu, gençlerin bu alandaki öznel değerlendirmelerine ışık tuttu. Katılımcıların yüzde 60,7’si müzik kültürünün orta seviyede olduğunu ifade ederken; bu bulgu, müziğin gündelik yaşamda yaygın biçimde tüketildiğini ancak kültürel derinlik ve bilgi birikimi açısından sınırlı kaldığını gösteriyor. Toplumun müzik kültürünü yüksek düzeyde bulanların oranı yüzde 20,9 iken, bu oran Türkiye’de müzikle ilgili olumlu bir genel algının hâlen varlığını sürdürdüğüne işaret ediyor. Daha çok tüketici konumundalar
Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, üniversite gençliğinin müzikle olan ilişkisine dair değerlendirmede bulundu.
Süleymanlı, gençlerin müzikle çok katmanlı ve dinamik bir ilişki kurduğunu belirterek, “Gençler, müzik tercihlerini bireysel duygu durumları ve sosyal bağlamlara göre çeşitlendirerek, müziği kimlik oluşumunda önemli bir kültürel alan olarak benimsemektedir. Dijitalleşmeyle gençler müzikle sadece dinleyici olarak değil, sosyal medya ve dijital platformlar aracılığıyla aktif etkileşimde bulunan katılımcılar haline gelmiştir. Ancak, müzik üretimi ve enstrüman çalma oranlarının düşük olması, gençlerin daha çok tüketici konumunda kaldığını ortaya koymaktadır” dedi. Müzik için eğitim stratejisi
Gençlerin müzikle olan ilişkisini dinleyici pozisyonundan üretici pozisyonuna taşımanın önemini vurgulayan Süleymanlı, şunları söyledi:
“Bu doğrultuda, ilkokuldan itibaren eğitim kurumlarının ve yerel yönetimlerin gençlerin yaratıcı katılımını teşvik edecek stratejiler geliştirmesi önem arz etmektedir. Müzik eğitiminin tüm toplumsal kesimlerin erişimine açık olacak şekilde yaygınlaştırılması ve ailelerin bu sürece etkin biçimde katılımının sağlanması, gençlerin müzikle daha derinlikli ve üretken bir ilişki kurmalarını destekleyecek başlıca stratejik adımlar arasında yer almaktadır. Bu tür bütüncül bir yaklaşım, gençlerin müzikle olan ilişkisini derinleştirerek onları daha üretken ve paylaşımcı bireyler olarak destekleyecektir.
Öte yandan, sanat ve müzik kültürünün gelişmiş olduğu bireylerin, duygusal ifadelerini sağlıklı yollarla ortaya koyabilmeleri sayesinde daha yaratıcı ve üretken oldukları vurgulanmalıdır. Bu bireyler, ruh sağlığını destekleyen bu tür kültürel faaliyetler aracılığıyla stres ve öfke gibi olumsuz duygularla daha etkin biçimde başa çıkabilmekte; bu da şiddet gibi riskli davranışlardan uzak durmalarına katkı sağlamaktadır.
Dolayısıyla, sanat ve müzik kültürü yalnızca bireysel gelişimi desteklemekle kalmamakta, aynı zamanda toplumsal uyumun ve barışın inşasında da önemli bir rol üstlenmektedir.”
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)